RES’ler için halkın katılım toplantısı yapılamadı

RES’ler için halkın katılım toplantısı yapılamadı

ABONE OL
Haziran 24, 2020 09:55
RES’ler için halkın katılım toplantısı yapılamadı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Güngörmez Mahallesi’nde bulunan 15 Rüzgar Enerji Santraline (RES) ek olarak 11 adet daha Rüzgar Enerji Santrali yapmak için Halkın Katılım Toplantısı düzenlemek isteyen Beşiktepe Üretim A.Ş., Saraylıların ve doğaseverlerin tepkisiyle karşılaştı.

Güngörmez Mahallesinde Beşiktepe Üretim A.Ş.,’nin 11 RES’lik kapasite artışı projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde yer alan ‘Halkın Katılımı Toplantısı’ bugün saat 14.30’da Saray Restaurantta yapılmak istendi. Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı toplantıya, halk tarafından katılım olmayınca Tekirdağ Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü görevlileri ve şirket yetkilileri, toplantıya halkın katılımı olmadığı için toplantı yapılamadığını belirten tutanak imza altına alarak Saray’dan ayrıldılar.

Polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemi aldığı yapılması planlanan halkın katılım toplantısına Saraylı vatandaşlar ve doğaseverler ‘Istrancalarda talana son’, ‘Ormanına, hayvanına, mantarına sahip çık’, ‘Ormanlarımıza rest çekmeyin’ yazılı pankartların ve sloganlarla karşı çıktılar.

Saray Doğayı Koruma Derneği adına gerçekleştirdiği basın açıklamasında “Artık yeter! Ormanımıza, rüzgârımıza, sağlığımıza dokunmayın! Ülkemizde ve Kuzey Ormanlarında talanına son verin.” diyen Avukat Demet Karpat Erol, “Bugün burada, bölgemizde geçtiğimiz yıllarda inşa edilmiş ve bölge halkı tarafından hoşnutsuzlukla karşılanmış olan Beşiktepe Enerji Üretim A.Ş’ ye ait Rüzgar Enerji Santralinin 15 türbine ek olarak 11 adet daha türbin yapılmasını talep etmesi sonrası, planlanan projenin Halkın Katılım Toplantısı nedeniyle burada bulunmaktayız. Bilindiği üzere RES’ler iklim değişimine karşı alternatif enerji kaynağı olarak ortaya çıkmışlardır. Küresel ısınmanın temel nedeni, enerji üretiminde kullandığımız fosil (kömür, petrol, doğalgaz) yakıtların havadaki karbondioksit oranın sürekli arttırmasıdır. Okyanus ve denizlerden sonra bilinen en büyük karbon dönüştürücüsü ormanlardır. Ağaç ve bitkiler böylelikle havadaki karbondioksiti filtre eder, insan ve birçok canlı için temel yaşam hazinesi olan oksijene çevirirler. RES’e yatırım yapan sermayedarlar, rüzgârın en yoğun olduğu yerleri seçerler. Bu yerler genellikle, dağlar ve tepelerdir. Ancak gözden kaçan bir şey vardır ki, dağlar ve tepeler aynı zamanda sahip oldukları eğim nedeniyle insanın talanından kaçabilmiş, yegâne doğal kalelerdir. Çoğunlukla da ormanla kaplıdırlar. RES’ler, tepelerdeki orman alanları üzerinde onbinlerce ağaç kesilerek, oradaki habitat bozup yok edilerek inşa edilmektedir. Küresel ısınmaya karşı çözüm diye sunulan RES’ler, varlığıyla küresel ısınmayı zaten azaltma potansiyeline sahip ormanlar üzerine kurulduğunda, ciddi bir ikilem ortaya çıkmaktadır. Bu durum da, RES’lerin küresel ısınmaya karşı yaratacağı etkiyi nötralize eder. Böylelikle RES’lerin varoluş nedeni de ortadan kalkmaktadır. O halde RES’ler neden hala ormanlar üzerine kurulmaya devam ediliyor? Çünkü talanı son derece kolay ve ucuz. Böylelikle üretilen enerjinin, endüstriyel boyutta üretildiğinde zararsız ve temiz olması olanaksız hale gelmektedir.
RES tribünlerinin yer seçimleri tamamen hatalıdır. Tamamı orman arazisi içerisindeki inşaat faaliyetleri, ormanları, Çilingoz Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ile insanların mandacılık, arıcılık, mantarcılık yaptıkları alanları, Bahçeköy -Güngörmez Mahallelerini, Sıla Sanatçı Evleri gibi konut yerleşim yerlerini, Jeotermal kaynaklar ve mineralli sular sahası ve Doğal Kaynak Suyu depolama tesis alanları ile Laladere piknik alanlarını kapsamaktadır. Bölgedeki benzer faaliyetlerin çevresel etkilerinin bir bütün olarak ele alınması gereklidir. Dosyada mevcut, MİGEM kayıtlarında ‘07.05.2013 tarihinde yapılan incelemede talep edilen Kıyıköy RES proje alanı ile çakışmalı durumda, 7 adet 4. Grup işletme, 2 adet 4. grup arama,4 adet Jeotermal kaynaklar ve mineralli sular sahası ile 17 adet ihalelik ruhsat sahasının bulunduğu tespit edilmiştir” denilmekle, dolayısıyla sahadaki faaliyetlerin toplam etkisinin bir bütün olarak’ değerlendirilerek, Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirmesi’ne tabii tutulması gerekmektedir. RES’ler kurulduğunda santral inşası, enerji nakil hatları ve dev parçaların(direk ve pervaneler) nakliyesi nedeniyle yeni açılacak veya genişletilecek yollarda büyük ormanlık alanların yok olmasına neden olunacaktır. RES’ler bölgede bulunan bio çeşitliliğe zarar verecektir. Bölgede bulunan aşırı miktarda ağaç kesimi ve dev kanatların rüzgarın hızını kesmesinden ve havada oluşan aerodinamik ve manyetik enerji alanlarının etkileri ile bir kaç derecelik iklimsel değişikliklere neden olabilecektir. Proje tanıtım dosyası kapsamında, proje sahasına özel bir bilimsel değerlendirme yapılmadığı tespit edilmiştir. RES’lerin kurulacakları bölgede rüzgarın hız kaybetmemesi için etraftaki mevcut orman alanları ‘temizlenir’. Genellikle RES’lerin devasa parçaları bölgeye mevcut yollardan sokulamazlar. Bu yüzden daha geniş yeni asfalt yollar inşa edilir. Daha geniş yollar için daha çok ağaç kesilir, daha çok orman varlığı yok edilir. Rüzgar türbinleri gürültülü çalışmaktadırlar. Mekanik hareketlerden oluşan sesler teknoloji sayesinde son yıllarda en aza indirilse de, kanat çapı 112 metreyi bulan dev pervanenin dönmesiyle havada oluşan aerodinamik ses engellenememektedir. Bu sesler rüzgar hızı arttığında buna bağlı olarak ses de artmakta, özellikleri geceleri yakın çevresini olumsuz etkilemektedir. İnsan kulağının duymadığı bu düşük frekanslı sesin iç kulakta bulunan organ ve bazı hassas dokuları etkilediği, bu nedenle bir çok hastalığa davetiye çıkardığı ispatlanmıştır. Rüzgar Türbinlerinden kaynaklı bu hastalıkların ortak adına da, ‘Wind Turbine Syndrome’ (Rüzgar Türbini Sendromu) adı verilmektedir. Elektromanyetik dalgalara maruz kalmak, kanserin birincil nedenidir. Rüzgardan elektrik elde eden santraller de hızlı dönmeleri istendiğinden rüzgar koridorlarına kurulurlar. Göç yollarında karşılarına çıkan bu dev pervanelere kapılan çok sayıda göçmen kuş bu pervanelerin kendilerine çarpmasıyla parçalanarak ölmektedirler. Rüzgarlar hareket eden bir hava kütlesi olmalarının yanı sıra beraberlerinde nem ve sahip oldukları sıcaklık dolayısıyla ısı (bu ısı, gideceği yere göre soğuk ya da sıcak olabilir) da taşırlar. Yavaşlayan rüzgarlar, doğal hedeflerine ulaşamadıklarından iklim değişikliğine neden olurlar. Her ne kadar rüzgarın yenilenebilir enerji kaynağı olduğu iddia edilse de bu basit bir şekilde imkansızdır. Rüzgar, havanın hareketi ile meydana gelir. RES’lerin pervaneleri hava akışının hızını yavaşlatarak rüzgarı azaltır, hatta uzun mesafede yok ederler. Bütün yeryüzündeki hava koridorları birbirleriyle bağlantılı olduğundan bunlardan herhangi birindeki tıkanıklık büyük ölçekte değişiklikleri de tetikler.
RES türbinleri orman içine yapılırken ormana vereceği zararlar gerçekçi biçimde araştırılmıyor. Bölgemizde yapılan, yine mevcut şirkete ait 15 adet RES projesi sonrası süreci gözlemlemek, biz yöre insanları için hiç de zor değil. Şirket; kurulu gücü ile 50.000 ailenin enerji ihtiyacını karşıladığı ile övünürken,-sanki bedava enerji dağıtmaktadır- biz yöre halkı; bölünüp-parçalanan orman varlığı, manda yetiştiricilerinin yaşadığı zorluklar, arıcılıkla geçimini sağlayan yurttaşların yaşadıkları sıkıntılar, mantar toplayıcılarının yaşadığı orman sahasındaki yasak ve kısıtlamalarla baş başa kalmaktayız. Yapılmak istenen kapasite artışının artık ne anlama geldiğini biliyoruz. RES’ler temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı değil, ormanlarımızı bölüp parçalayan, rüzgarımızın soluğunu kesen, sesleri ve manyetik etkileri ile bizleri gizliden gizliye hasta eden, göçmen kuşları yolundan-evinden eden, bölge halkının geçim kaynaklarını parça parça yok eden ancak belli ki şirket sahiplerini kârlılığı ile hayli memnun eden, ormanımızın içinden yükselen devasa para çarkları. İnsanoğlu sonunu hiç düşünmeden doğanın son kaleleri ormanla kaplı dağları, tepeleri RES türbinleriyle işgal ediyor. Bu vurdumduymazlık dünyanın en büyük organizması olarak düşünülen ormanları, insan eliyle tümüyle yok edecek bir sona doğru bizi sürüklüyor. Covid 19 pandemisi nedeni ile hükümetler arası Bilim-Politika Platformu (IPBES) tarafından yayınlanan son rapora göre, bir milyon bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Her tür, bir ekosistemin dengeli ve sağlıklı tutulmasında önemli bir rol oynuyor. Biyoçeşitlilik ve habitattaki kayıplar bulaşıcı hastalıkların ve virüslerin yayılmasını artırabiliyor. Yediğimiz yiyecekler, soluduğumuz hava ve içtiğimiz su doğadan geliyor. Örneğin olgun bir ağaç ise 22 kilo karbondioksit emerken karşılığında oksijen üretiyor. Dünya nüfusu 10 milyara yaklaşırken, ‘doğal çevrenin fırsatlarını ve değerini benimsemeli, doğal çevreye zarar vermemeliyiz’ diyerek, hiçbir ekonomik gelişmenin canlı yaşamından daha önemli olamayacağını hatırlatmaktadır. Proje ilgililerine ve yetkililere hep beraber seslenmek üzere, ormanın yağmasına karşı durmak için dayanışmaya çağırıyoruz. Artık yeter! Ormanımıza, rüzgârımıza, sağlığımıza dokunmayın! Ülkemizde ve Kuzey Ormanlarında talanına son verin.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.